Para borcunu geç ödeyen borçlunun ödemesi gereken temerrüt faizine ilişkin düzenleme, 3095 sayılı Kanun’da yer alır. Taraflar sözleşmede temerrüt faizine ilişkin bir anlaşma yapmamışlarsa, uygulanacak temerrüt faizi 3095 sayılı Kanun’a göre belirlenir.
Kanun, temerrüt faizi bakımından ticari iş ve ticari olmayan iş ayrımı yapar. Ticari olmayan işlere uygulanacak temerrüt faizi (yasal faiz) yıllık %9 olarak uygulanır. Ticari işlere uygulanacak temerrüt faizi bakımından ise, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ilan ettiği avans faizi oranına atıf yapılır. Ancak uygulamada dava ve icra takiplerinde, ticari işlerde temerrüt faizi olarak bazen reeskont faizinin talep edildiği görülür.
3095 sayılı Kanun’un Temerrüt Faizi başlıklı 2. maddesinde avans faizine atıf yapan düzenleme 1999’da getirildi. Öncesinde ise, ticari işler için bu maddede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın ilan ettiği reeskont faizine atıf yapılmaktaydı.
Bu değişikliğe rağmen avukatlar arasında nesilden nesile aktarılan dava dilekçelerinde reeskont faizi bir kalıp olarak yaşatılmaya devam ediliyor. Hâlbuki Kanun, 1999’dan bu yana avans faizine atıf yapıyor.
Bir dava ya da icra takibinde “reeskont faiziyle tahsiline karar verilmesi” talep edilince hâkim, taleple bağlı olduğu için alacağın reeskont faiziyle tahsiline karar veriyor.
Ancak dikkat! Reeskont faizi her zaman avans faizinden düşük olur. Bu sebeple, avans faizi talep etme imkânı varken reeskont faizi talep edildiğinde, daha düşük faiz talep edilmiş böylece hem müvekkil hem de vekâlet ücreti yönünden avukat zarar görmüş olur.
Sonuç: Reeskont faizi öldü! Artık bunu kabul edelim…
23.11.2022
Doç. Dr. Umut Yeniocak